Geçmişten Günümüze Yapay Zeka

Yapay zeka, günümüzde adını sıkça duyduğumuz ve teknolojinin merkezinde yer alan bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, bu heyecan verici teknolojinin kökenleri, aslında 2. Dünya Savaşı dönemine kadar gitmektedir. Savaşın getirdiği iletişim gizliliği ihtiyacı, elektromekanik cihazların ortaya çıkmasına ve bilgisayar bilimi ile yapay zeka gibi kavramların doğmasına zemin hazırladı.

Bu yapay zeka kavramına daha derinden bakarsak aslında yapay zeka , bilgisayar sistemlerinin insan benzeri zekâ ve öğrenme yetenekleri geliştirmek amacıyla tasarlandığı bir disiplindir. Bu teknoloji, veri analizi, problem çözme, dil anlama, öğrenme ve karar verme gibi becerileri simüle etmeye odaklanır. Yapay zeka, algoritmalar, modeller ve büyük veri setleri üzerinden bilgi çıkarma süreçlerini gerçekleştirerek karmaşık görevleri yerine getirebilir. YZ, günümüzde birçok sektörde kullanılarak otomasyon, tahmin analizleri ve insan-makine etkileşimi gibi birçok alanda önemli uygulamalara sahiptir.

Yapay zeka ile ilgili büyük bir dönemeç de, 1997 yılında IBM tarafından geliştirilen "Deep Blue" adlı programın dünya satranç şampiyonu Garry Kasparov'u mağlup etmesiyle gerçekleşti. Bu olay, yapay zekanın belirli konularda insanları aşabileceğini gösteren önemli bir örnek oldu. Deep Blue'nun zaferi, dünya basınında geniş yankı uyandırdı ve yapay zekanın potansiyeli konusunda büyük bir ilgi uyandırdı.

Yapay zekanın ilerleyen yıllarda gelişimine yönelik bir diğer önemli adım, Google'ın 2018 yılında tanıttığı "Duplex" adlı yapay zeka destekli program ile oldu. Duplex, telefon üzerinden gerçek bir kuaförü arayarak bir makine ile konuştuğu anlaşılmadan randevu almayı başardı. Bu olay, yapay zekanın insan benzeri iletişim becerilerine olan yeteneğini gösteren bir örnekti.

2023 yılında ise yapay zeka, bir dizi yeni programın kullanıma sunulmasıyla daha da ilgi çekti. "ChatGPT", "Midjourney", "Stable Diffusion", "Bard" gibi yapay zeka modelleri, insanların günlük hayatlarında çeşitli alanlarda kullanılmaya başlandı. ChatGPT özellikle büyük bir ilgi çekti; insanlar bu yapay zeka modelini iletişim, öğrenme ve bilgi edinme amacıyla kullanmaya başladılar.

Gelişmiş dil yetenekleri ve geniş bilgi tabanıyla ChatGPT, kullanıcıların sorularına yanıt verme, metinleri düzenleme, yaratıcı içerikler oluşturma gibi birçok alanda kullanılabiliyor. Midjourney, Stable Diffusion gibi modeller ise yapay zeka sayesinde aklınızdaki çizimleri saniyeler içinde oluşturmanıza olanak sağlıyor.

Gelişen teknolojiyle birlikte, yapay zeka günlük hayatımıza daha fazla entegre olmaya devam ediyor. Gelecekte, özellikle İnsan-Makine işbirliğine odaklanan yeni bakış açıları ve üretim hatlarındaki sensörlerden gelen verileri anlık olarak analiz ederek üretim süreçlerini optimize etme ve hataları önceden tespit etme yeteneği, yapay zekanın rolünü daha da artıracaktır.

Ancak, yapay zekanın gelecekteki gelişimini şekillendiren önemli faktörlerden biri de toplumun bu teknolojiyi nasıl benimseyeceği ve kullanacağıdır. Veri gizliliği, etik sorunlar ve toplumsal eşitsizlik gibi zorlukların aşılması için uluslararası standartların oluşturulması, yapay zekanın sürdürülebilir ve olumlu bir etki yaratmasına yardımcı olacaktır.

Umuyorum ki ilerleryen günlerde, Konyamız ve Türkiye, yapay zeka alanındaki atılımlarıyla eğitimden sanayiye, inovasyondan üretkenliğe kadar geniş bir yelpazede elde ettiği hız ve verimlilik avantajları ile öne çıkar. Şehrimizin ve ülkemizin katma değerli ürünleri, ulusal geliri artırırken aynı zamanda uluslararası arenada da dikkat çeker.

Saygılarımla – Nazmi Boza